Denizli'nin gözde semtlerinden birinde yaşanan şok bir olay, şehrin sakinlerini derinden sarstı. Yatalak annesine yönelik uyguladığı şiddetle gündeme gelen, aynı zamanda tıp alanında doktorluk yapan bir birey, yaptığı eylemlerle hem ailesini hem de çevresindekileri duygusal olarak yaraladı. Olayın detayları ortaya çıktıkça, onun ruhsal durumu ve ailesi içerisindeki dinamiklere dair birçok soru kafalarda belirmeye başladı. Olay, sadece bir ailenin trajedisi olmanın ötesinde, toplumda ruh sağlığına yönelik ciddi tartışmaları da beraberinde getirdi.
Olay, gece saatlerinde meydana geldi. Yatalak durumda olan 60 yaşındaki anne, kendi evinde bir süredir ruhsal sorunları bulunan oğlu tarafından şiddete maruz kaldı. Komşularının, evden gelen yüksek sesler ve çığlıklar üzerine durumu polise bildirmesi sonrasında, olay yerine intikal eden güvenlik güçleri, kadının ağır yaralı halde olduğunu tespit etti. Ambulans ekipleri tarafından hastaneye kaldırılan annenin durumu, yapılan müdahalelere rağmen kritik bir aşamaya ulaştı. Olayın hemen ardından, şizofren olduğu belirtilen oğlu gözaltına alındı.
Komşuları, cinayet ya da ağır yaralama gibi bir durumun ilk kez yaşanmadığını belirtiyor. Birkaç ay önce de aile içinde bazı tartışmaların yaşandığı, komşuların zaman zaman bu tartışmalara kulak misafiri oldukları ifade edildi. Ancak, hiç kimse bu denli vahim bir olayın patlak vereceğini öngöremedi. O dönemde, ailenin durumu ile ilgili hiçbir resmi makamdan yardım talebinin de yapılmamış olması dikkat çekiyor.
Ailelerin sorunları ve çatışmaları üzerine yapılan taramalarda, ruh sağlığı sorunlarının toplumda yaygın olduğunu gösteren birçok araştırma bulunmakta. Akıl sağlığı sorunları nedeniyle yaşamlarını zorlaştıran bireylerin, toplumda yalnızlaştığı ve yanlış anlaşılmalara maruz kaldığı sıkça dile getiriliyor. Denizli'deki bu olay, ruhsal sorunlar yaşayan bireylerin hem ailelerine hem de kendilerine yaptığı zararın boyutunu gözler önüne serdi. Uzmanlar, bu tür durumların önlenmesi adına ruh sağlığına önem verilmesi gerektiğini ve bireylerin bu sorunlarla yalnız başa çıkmasının tehlikeli olabileceğini vurguluyor.
Olay sonrası, mahkeme hakimi, zanlının ruh sağlık raporunu istemiş ve tedavi sürecinin işleyip işlemeyeceğine dair değerlendirme yapılacağını duyurmuştu. Bu durum, birçok kişinin “Suçun ruhsal bir bozukluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı” sorusunu gündeme taşıdı. Genel olarak toplumda yaşayan birçok insan, mücadelesini ettiği ruhsal sıkıntılarla baş edemeyen bireylerin, şiddet gibi eylemlere yönelmesinin önüne geçilmesi için toplumsal farkındalığın artırılması gerektiğine inanıyor.
Olayla ilgili olarak Denizli Cumhuriyet Savcılığı tarafından başlatılan soruşturma sürerken, sosyal medyada da kamuoyunun yoğun tepkisi gözlemleniyor. Birçok kişi, “Toplumun geneli olarak ruh sağlığına dair daha fazla duyuru yapılmalı” şeklinde mesajlar paylaşarak, benzer durumların bir daha yaşanmaması adına önlemler alınmasını talep ediyor.
Denizli'de bu tür vakaların yaşanmaması ve her bireyin ruhsal sağlığının önemsenmesi, ilerleyen dönemlerde yerel yönetimlerin de gündeminde olacak gibi görünüyor. Şu an için, yaşanan ağır olayın derin yaraları, aile içindeki dinamikleri sarstığı gibi, çevredeki insanlar arasında da kalıcı izler bırakacak gibi. Tüm Türkiye'nin merakla beklediği tutukluluk sürecinin nasıl sonlanacağı ise kamuoyunda tartışmalara yol açmaya devam ediyor.