Ülkemizdeki emeklilik süreçlerinin yanı sıra, insanların yeni iş kollarında kendilerini denemeleri de dikkat çekiyor. Son dönemde bir emekli çiftçinin pitaya üretimiyle ilgili hikayesi, girişimcilik ruhunun ne denli güçlü olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Yaklaşık 30 yıl boyunca tarım sektöründe faaliyet gösteren Ali Yılmaz (65), emekli olduktan sonra aklına gelen fikri hayata geçirdi ve pitaya üretmeye başladı. Bu tropik meyve, alışılmışın dışında bir tarım ürünü olarak dikkat çekerken, yerli pazarındaki potansiyeli ile de tüm dikkatleri üzerine topluyor.
Ali Yılmaz emeklilik sonrası, iş hayatının getirdiği rutinden sıyrılıp doğal yaşamına ve aile tarımına dönmeye karar verdi. Çocukluğundan beri doğaya ve özel bitkilere ilgisi olan Yılmaz, son yıllarda muhtemel bir iş fırsatı olarak pitaya, yani dragon fruit, üzerine yoğunlaştı. Pitaya, son yıllarda sağlık ve beslenme alanında sıklıkla öne çıkan, zengin vitamin ve mineral içeriği ile tüketilen bir meyve. Hemen herkesin merak ettiği bu egzotik meyveye olan ilgiyi kullanmak isteyen Yılmaz, bu alanda birçok araştırma yaptı ve gerekli ekipmanları temin ederek bir serada yetiştirmeye başladı.
Pitaya bitkisi, çoğunlukla sıcak iklimlerde verimli bir şekilde yetişiyor ve tropik bölgelerde doğal olarak bulunuyor. Ancak Türkiye’de, özellikle Akdeniz ve Ege bölgelerinde seracılık yapılarak yurt içinde de başarılı bir şekilde yetiştirilebileceği anlaşıldı. Yılmaz, bu potansiyeli görerek kendi tesisini kurdu; hem çevreye duyarlı bir yöntemle üretim yapmayı hem de doğal tarım uygulamalarına geçmeyi hedefledi. Çok sayıda çalıştay ve eğitim programına katılan Yılmaz, pitaya için bakım ve ekimi konusunda uzmanlaştı. Çiftçi, 'Pitayayı tanıtmak ve Türk çiftçisinin bu yeni meyve ile buluşmasını sağlamak için kollarımı sıvadım. Bu meyve, Türkiye’de çok fazla bilinmiyor ama ben bunu değiştirmek istiyorum,' dedikten sonra üretime geçiş yaptı.
Birkaç yıl süren özverili çalışmanın ardından Ali Yılmaz, serasında sağlıklı ve kaliteli pitaya yetiştirmenin mutluluğunu yaşıyor. Kilosunu 200 TL gibi bir bedelle satışa sunan Yılmaz, hem kendi hayatını hem de pazar dinamiklerini değiştirmeyi hedefliyor. Yerli pazarında büyük ilgi gören pitaya, şimdiden yerel marketler ve organik pazarlarla anlaşmalar yapmaya başladı. Yılmaz, özellikle sağlık bilincinin artması, doğal beslenme trendlerinin yükselmesi sayesinde pitaya gibi sağlıklı alternatifi olan meyvelere yönelimin arttığını vurguladı. 'Kilo başı 200 TL’den satmamız, bu meyvenin değerini ve kalitesini gösteriyor. Amacımız sadece satış yapmak değil, aynı zamanda bu lezzeti ve sağlığı insanlarla buluşturmak,' diyerek düşüncelerini açıkladı.
Emekliliğini tam anlamıyla değerlendiren Ali Yılmaz, aynı zamanda gençlere ve çiftçilere de örnek teşkil ediyor. Generasyonlar boyunca süregelen tarım anlayışının değişmesi, yeni nesillere ilham vermek için dikkat çekici bir yol olduğunu göstermektedir. Yılmaz, 'Bugün, pitaya gibi farklı ürünler yetiştirmekle sadece kendime değil, aynı zamanda çevreme de fayda sağlayabiliyorum. Genç çiftçilere kendi projeleri için cesaret veriyorum,' şeklinde konuştu.
Sonuç olarak, Ali Yılmaz’ın pitaya üretim hikayesi, tarımda yeni bir değişim rüzgarı olarak dikkat çekiyor. Emeklilik sonrası farklı bir yola adım atan Yılmaz, hem maddi kazanç sağlıyor hem de çevresine örnek oluyor. Türkiye’de daha önce bu kadar popüler olmayan pitaya, Ali Yılmaz’ın öncülüğünde yeni bir değer kazanmakta. Kendisinin de dediği gibi, ‘Doğanın bize sunduğu bu muhteşem meyve ile, geleceğimizi tarımın geleceği ile birleştiriyoruz.’