Filistinli hastane müdürü Dr. Ahmad Al-Masri, İsrail'in gözaltı merkezinde yaşadığı zorbalık ve kötü muamele sonucunda vücut ağırlığının üçte birini kaybettiğini açıkladı. Uzun süredir gözaltında bulunan Al-Masri, sağlık durumu ve yaşadığı insanî dramanın detaylarını kamuoyuyla paylaştı. Bu olay, uluslararası insan hakları savunucularının dikkatini çekerek, bölgede süregelen çatışmaların sağlık sistemine olan etkilerini bir kez daha gündeme getirdi.
Dr. Al-Masri, 2023 yılının ilk yarısında İsrail güçleri tarafından alıkondu. Olayın hemen ardından ailesi ve sağlık camiası, durumuna dikkat çekmek için çeşitli kampanyalar başlatmıştı. Gözaltı sürecinde yaşadığı zorlukları ve maruz kaldığı kötü muameleyi anlatan Al-Masri, “Gözaltında olduğum süre boyunca fiziksel ve psikolojik olarak büyük bir baskı altındaydım. Vücut ağırlığımın üçte birini kaybettim ve bu durum sağlığımı ciddi şekilde etkiledi” dedi. Hastane müdürünün yaşadığı bu dram, binlerce benzeri insana da ışık tutuyor. Kendisinin yanı sıra birçok Filistinlinin, gözaltı süreçlerinde insanlık dışı muameleye maruz kaldığı biliniyor.
Al-Masri’nin yaşadıkları, insan hakları örgütleri tarafından da büyük bir endişe ile karşılandı. Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü, İsrail'in gözaltı politikaları üzerine ciddi eleştirilerde bulunarak, bu tür uygulamaların uluslararası anlaşmalara ve insan haklarına aykırı olduğunu vurguladılar. Onlarca yıl boyunca süregelen çatışmanın, hayatın her alanında olduğu gibi sağlık sisteminde de etkilerini ortaya koyduğunu belirten uzmanlar, özellikle kadın ve çocuk hastaların tedavi süreçlerinde ciddi aksaklıkların yaşandığını ifade ettiler.
Dr. Al-Masri’nin durumu, hastaların tedavi edilmesinde sağlık çalışanlarının önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Psikolojik destek ve sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlı olduğu bu süreçte, Filistin’deki sağlık sisteminin ne kadar zor durumda olduğu da anlaşılabilir bir durum. Filistin’de, sağlık çalışanlarının gözaltına alınması ve insanlık dışı muamelelere maruz kalması, sadece bir bireyin sorunu olmanın ötesinde, uluslararası toplumu harekete geçirecek bir durum oluşturuyor.
Sonuç olarak, Dr. Al-Masri’nin hikayesi, sadece kendisinin değil, aynı zamanda tüm Filistin halkının yaşadığı acı ve zorlukların sembolü haline geldi. Bu tür olayların sürekli olarak göz önünde tutulması, sadece insani yardım çalışmalarına değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerde de daha fazla duyarlılığa yol açacaktır. Filistinli hastane müdürü, hala gözaltında olmasına rağmen, özgürlüğü için mücadele edenlerin sesini temsil ederken, uluslararası toplumun yardım etmesi ve sesini yükseltmesi gereken bir konu olduğunu da hatırlatıyor.