Gelişen modern teknoloji, birçok sektörde hızlı bir devrim yaratırken, pek çok geleneksel meslek ise bu değişime direnme mücadelesi veriyor. Dünya genelinde her geçen gün daha fazla meslek, otomasyon ve dijital devrim sonucunda kaybolma tehlikesi yaşıyor. Ancak bazıları, geçmişin izlerini sürerek bu tehlikeye karşı durmayı başarıyor. Bu yazımızda, bu geleneksel mesleklerden birine odaklanıyoruz: Zamana meydan okuyan ve baba mesleğini oğlu ile birlikte yaşatan bir zanaatkarın hikayesini keşfedeceğiz.
Hikayemizin kahramanı, yıllar önce genç yaşta babasından öğrendiği kıymetli mesleği hobi olarak devam ettiren Adem Uçar. Adem, küçük yaşlarda eğitim almanın yanı sıra babasının elinden dökülen ve ustalıkla icra edilen geleneksel sanatı görünce, bu değerli mirasın peşinden koşmaya karar veriyor. Günümüzde bu tür geleneklerin kaybolmaya yüz tuttuğu bir zamanda, Adem’in azmi hem ilham verici hem de düşündürücü. O, genç nesle bu eski zanaatın asla unutulmaması gerektiğini aşılamayı hedefliyor.
Teknolojik aletler ve dijital platformlar, gün geçtikçe hayatımızın her alanına girmekte. Özellikle üretimdeki gelişmeler, birçok fabrikayı ve atölyeyi kapalı alanlara dönüştürerek iş gücünü azaltma yönünde büyük adımlar atmasına neden oldu. Ancak Adem ve oğlu Ali, bu akıma başkaldırarak rive tıpkı eski ustaların yaptığı gibi ahşap işlerine odaklanıyor. Adem, “Bizim işimiz sadece bir zanaat değil, aynı zamanda bir miras. Benim babam, onun babası ve onun babası da aynı geleneği yaşatıyordu. Biz de bu yolculuğu sürdürmek istiyoruz,” diyor. Ali ise, “Teknoloji beni çok etkiliyor, ama geleneksel olanın yerini hiçbir şey tutamaz. Duygusal bir bağımız var bu işte,” diyerek babasının izinden gittiğini vurguluyor.
Adem ve Ali’nin çalıştığı atölye, yerel ve çevre illerden gelen müşterilerin ilgisini çekiyor. Geleneksel el yapımı ürünlerin peglerinin birer birer yok olduğu bu dönemde, nostaljiye olan özlem, Adem'in işine olan talebi artırıyor. Her gün farklı projelerle çalışan bu baba-oğul, yaptığı güzel çalışmaları sosyal medyada paylaşarak daha fazla insana ulaşmayı hedefliyor. “Bizi bulamayacak pek çok insan var. Bu yüzden sosyal medyadan faydalanmak zorundayız. İnsanlar, zahmetli bir şekilde yapılan bu ürünlere daha fazla değer veriyor” diyor Adem.
Baba-oğul ekip, ahşap işleme konusunda uzmanlaşıyor. Genellikle ahşap çocuk oyuncakları, el yapımı mobilyalar, ve dekoratif ürünler yapıyorlar. Adem, “Bu işler bizim için sadece bir kazanç değil, aynı zamanda ruhumuzu besleyen bir tutku,” diyor. Ayrıca Ali, babasına katılmadan önce bilgisayarla yapılacak çizimlerin üzerinde çalışarak geleneksel tekniklere modern dokunuşlar eklemeyi düşünüyor.
Aile, atölyeyi büyütme planlarında, büyük bir hedefle ilerliyor. İlk aşamada, ürünlerini çeşitli internet mağazalarında satmayı ve belli bir izleyici kitlesi yakalamayı düşünüyorlar. Bunun yanı sıra, yerel okullarda atölye çalışmaları düzenlemeyi ve çocukların eski zanaatları öğrenmesine katkı sağlamayı planlıyorlar. Adem, “Bir çocuğun bir ahşap parçasıyla oynaması, o parçada bir yaşam hikayesini barındırması demektir. Bizim için bu iş, birer sanat eseri yaratmanın ötesinde anlam ifade ediyor,” diyor.
Baba ve oğulun hikayesi, sadece bir mesleğin yaşatılması değil, aynı zamanda bir değerin nesilden nesile aktarılması açısından da oldukça önemlidir. Biz de umuyoruz ki, Adem ve Ali gibi zanaatkarlar, önümüzdeki yıllarda da geleneksel meslekleri yaşatmaya devam edecekler. Ancak bunun için daha fazla desteğe, özellikle genç neslin bilinçlenmesine ihtiyaç var. Tıpkı Adem’in ve Ali’nin yaptığı gibi geleneksel zanaatların sadece bir iş değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı olduğunu hatırlamak, geçmişi daha derin bir bağ ile geleceğe taşınmasına yardımcı olacaktır.